
Artizan Ekmek
Yaptığınız işi sevdiğinizde çalışmak zorunda kalmıyorsunuz.
Her şey sevmek ile başlıyor, Saatlerin ve zamanın hiç hükmü olmuyor. Dediğim gibi, hayata ne verirseniz hayat size daha fazlasını verir. Mutluluk mu verdiniz, Mutluluk gelir. Aynı toprağa ekilmiş buğday tanesi gibi; bir tane buğday ekiyorsunuz size bir başak veriyor. Öyle bir başak ki 40 tane buğday var içinde. Muazzam bir şekilde sıralanmış üst üste. Bu başak çok bereketli, çok kırılgan ve bir o kadar da çok güçlü. Biraz sevgi istiyor yalnızca; başka da bir arzusu yok. Sürekli sınıyor seni; ekiyorsun su istiyor, biçiyorsun dinlenmek istiyor, dinleniyor öğütülmek istiyor, öğütüyorsun un oluyor. Un da ekmek oluyor ama bu başak, kendini beğenmiş gibi geliyor bize. Kuralcı, disiplinli, muazzam, şefkatli, merhametli, seversen sevgili ve çok bereketli. İçine kapanık ama işlersen oluyor bir şeyler. Onun haricinde de kimseye yâr olmuyor.
Bu başak her şeyi seçiyor. Toprağı, iklimi, suyu ve havayı adeta analiz ediyor! Ona göre meyve veriyor. Sevmek lazım bu başağı. Sahiplendi mi bırakmıyor seni. Bereketlendiriyor her yeri. Paylaşmaya başlıyorsunuz ve paylaştıkça çoğalıyor. Ekmek yapmak bir sanattır, Artizan Ekmek demek her şeyin butik olarak çoğunluğun el ile yapılması anlamına geliyor. Bir işi eli ile yapan kişi işçidir, eli ve kafası ile yapan ustadır, eli, kafası ve yüreği ile yapan sanatkardır.
Beklemeyin önce siz verin, önce siz paylaşın.
Çok zor dimi bu ego ile savaşmak; ben merkeziyet, her şey benim etrafımda dönsün, herkes beni anlasın, beni sevsin… “Beni hiç kimse anlamıyor diyor bazıları” Peki ya sen denedin mi hiçbir başkasını anlamayı ve sevmeyi? Neden önce sen hareket etmiyorsun? Zamana bırakıyorsun değil mi. Ama zamanla ancak armutlar olgunlaşır. İnsanlarsa okudukça, bilgi aldıkça, ilim irfan sahibi oldukça olgunlaşır.
Öfke eylemini çok doğal gerçekleştiririz ama sevgi eylemini kontrol altında tutarız. Baskıladığımız için de evrene sevgi gönderemiyoruz. Bumerang gibi düşünün; vermeyince alamıyoruz. Vermeden almak Allah’a mahsustur. Allah, sayısız nimeti bize ikram etmiş. Sahip olduğunuz şeylere şükredip, şikâyeti azaltırsanız çok mutlu olursunuz. İyi şeyler düşündüğünüz için de güzel şeyler konuşurken bulursunuz kendinizi. Güzel şeyler konuşurken, güzel insanlar görürsünüz, güzel insanlar biriktirirsiniz. Güzel bir insan ile de güzel bir ömür geçer.
Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz.
Neyi hayal edersiniz düşlerinizde onu görürsünüz. Sevin ama bağlanmayın, sahip çıkın ama sahiplenmeyin. Nefesimizi bile kontrol edemediğimiz bir hayatta, mutsuz olmak için binlerce sebep varken mutlu olmak için hiçbir sebep yok.
Aşk ile bakarsanız görünmeyene inanırsınız. Böylelikle kimsenin göremediğini görürsünüz. Her şeyi somut olarak elde etmeyi çalışmayın. Değer yaratırsanız ruhunuzu beslersiniz. Ruh engindir ve çok derindir. Bu yüzden zenginleştirebilirsiniz. Bedense somuttur, yaşlanır ve eskir.
Her seçiş bir vazgeçiştir, seçmek zor olsa da vazgeçmek daha zordur. Gülmeyi seçerseniz, mutsuz olmaktan vazgeçmiş olursunuz. Geçmişte yaşarsanız, sürekli üzgün olursunuz. Gelecek kaygısı ile yaşarsanız çok endişeli olursunuz. Anı yaşamayı deneyin, çok mutlu olduğunuzu göreceksiniz. Bazı şeyleri maalesef değiştiremiyoruz. O yüzden Allah, bizlere değiştirebileceklerimiz hakkında güç, değiştiremeyeceklerimiz hakkında da sabır versin. Bu ikisini birbirine karıştırmayacak şekilde de bilgelik versin.
Ekmek yapmak da aşk ister, sabır ister, azim ister, tüm olumsuzluklara rağmen sevgi bekler.
Hayatta her şey zıttı ile güzel. Kötülükleri ve olumsuzlukları asla yok edemeyiz ama güzellikleri ve iyilikleri çoğaltabiliriz. Buğdayda hem zehir var hem panzehir. Ağaçta hem diken hem gül. İnsanda hem irade var hem de nefis. Ya yüreğinin sesini dinlersin insan olursun ya da nefsinin kölesi olup doyumsuz bir varlık olursun. İhtiyaçlarının dışında her şeye sahip olmaya çalışırsanız, bir gün ihtiyacınız olan şeyleri de kaybedersiniz. Önce kendinize değer verin, kendinizi sevin. İçinizdeki o küçük çocukla muhabbetinizi artırın.
Sağlıkla, sevgiyle ve huzurla kalın.
Kommentare